27 Ocak 2014’te, Fasıl 154 Ceza Yasası’dan erkekler arası eşcinsel ilişkiyi suç kapsamında değerlendiren maddeler kalktı. Bunların yerine, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği dolayısıyla bir kişiye veya o cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliğine sahip olanlara yönelik olarak ondan nefret edilmesini, onun aşağılanmasını veya küçük düşürülmesini sağlamak amacıyla zem ve kadih suç sayıldı, ve bunun basın, yayın veya internet medyası dahil olmak üzere sosyal medya aracılığıyla yapılmasının ağır bir suç sayılması ön görüdü. Aynı zamanda cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik önyargı veya nefreti dolayısıyla psikolojik veya ekonomik şiddet uygulama veya bu sebeplerle kamu hizmetlerine erişimde ayrımcılık yapma suç kapsamına alındı.
Yasa’nın değişmesi önemli bir adım olsa da, bugün, hala, lezbiyenler, geyler, biseksüel ve transeksüellere yönelik ayrımcı şiddetin varlığı yadsınamazdır. Değişen yasa maddeleri nefret söylemlerini cezalandırmada yetersiz kalmaktadır. Bireysel ve örgütsel maruziyetler ve yasayı uygulamakla yükümlü mercilerin kayıtsızlığı göz önüne alındığında, homofobinin ve transfobinin, yasal düzenlemede olduğu gibi toplumsal düzeyde de, nefret, şiddet ve suç ilişkili bağlamda ele alınması ve anlaşılması gereği aşikardır.
Özgürlük ve varoluş mücadelemizin Ceza Yasası değişikliği en önemli kazanımlarından biridir. Ancak, yaşananlar bize daha yürüyecek uzun bir yolumuzun olduğunu söylemektedir. Taleplerimiz ise açıktır; hiçbir insanın hemcinsini sevdiği, kendisini doğduğu cinsiyetinden farklı olarak tanımladığı veya ikili cinsiyet kalıplarına sığmadığı için hakarete maruz kalmaması, işinden atılmaması, tacize, tecavüze uğramaması, doktor muayenesinden kovulmaması, dolapların içinde yaşamaya zorlanmaması, kısaca kendi olabilmesidir. Mücadelemiz özgürce varoluş, önyargılardan, nefretten arınmış bir hayat içindir.