Kuir Kıbrıs Derneği, Halkın Partisi milletvekilleriyle görüştü.

LGBTİ+’lara yönelik sosyal destek programlarına ihtiyaç var

Kuir Kıbrıs Derneği, hak savunuculuğu görüşmeleri kapsamında Halkın Partisi milletvekilleri ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeye Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, milletvekilleri Ayşegül Baybars, Jale Refik Roger ve Gülşah Sanver Manavoğlu katıldı.

Görüşmede Kuir Kıbrıs’ın hazırladığı ‘LGBTİ+ Seks İşçilerin Durumunun Haritalandırması

Raporu, ‘Yasal Boşluk Analizi, ‘LGBTİ+’ların Sosyal Hizmetlere Erişiminin Haritalandırılması’, ve ‘LGBTİ+’ların İstihdama Erişimi ve Emek Piyasası Deneyimleri’ Raporlarının içeriği aktarıldı, LGBTİ+ların yaşadıkları hak ihlalleri ile çözüm önerilerine dair fikirler paylaşıldı.

Toplantıya Kuir Kıbrıs’tan, Derviş Taşkıranlar, Doğukan Gümüşatam, Ömür Ray, Erman Dolmacı ve  Faika Deniz Paşa katıldı.

Toplantıda konuşan Kudret Özersay, Kuir Kıbrıs ile geçmişten gelen işbirliği ve temasın önemine dikkat çekerek, “Fiiliyatta yaşanan çok sorun var ve bunların bir kısmını bilemeyebiliriz. Bunun gibi fikir ve bilgi paylaşımlarını önemsiyoruz. Yöneticiler küçük dokunuşlarla önemli iyileştirmeler yapabilir. Aramızdaki diyalogun düzenli bir biçimde devam etmesi çok faydalı olacaktır” dedi

 

Gümüşatam: “%92.8 yoksulluk sınırı altında”

Kuir Kıbrıs aktivisti Doğukan Gümüşatam, LGBTİ+’ların ekonomik durumuyla ilgili bilgi verdi. Gümüşatam, araştırmalarına göre LGBTİ+’ların %49.3’ünün açlık sınırı, %92.8’inin ise yoksulluk sınırı altında yaşadıklarını tespit ettiklerini aktardı.

“Aile baskısından dolayı erken yaşta evden ayrılıyorlar”

LGBTİ+’ların %60’ı cinsel kimliklerini yaşayamadıklarını, %20’sinin ise aileleri tarafından evden atıldığını tespit ettiklerini ifade eden Gümüşatam, “LGBTİ+’ların %41’inin aile baskısı, %20’sinin ise sosyal baskıdan dolayı açılamadığını” kaydetti.

Gümüşatam, LGBTİ+’ların yüksek oranda şiddete maruz kaldığını da tespit ettiklerini belirterek,

şiddete uğrayanların oranının %54 olduğunu aktardı.

Bu oranın sadece %23’ünün polise başvurduğunu kaydeden Gümüşatam, rakamın polise güvensizliğin bir göstergesi olduğunu belirtti.

Gümüşatam, araştırmaya katılanların şikayet mekanizmalarına başvurmama gerekçesi olarak ise, dışlanma, ifşa olma, işsiz kalma korkusunun yer aldığını ifade etti.

LGBTİ+’lara yönelik sosyal destek programlarına ihtiyaç var

Ekonomik olarak en kırılgan kesimler arasında yer alan translara yönelik yapılan devlet katkısının engelli statüsünde yapıldığını ve bunun utanç duyulacak bir uygulama olduğunu belirten Gümüşatam, ihtiyaçlı LGBTİ+’lara yönelik farklı sosyal destek programlarının uygulanması gerektiğini belirtti. Gümüşatam, verilen sosyal yardım ile de geçinmenin mümkün olmadığını aktararak, kamusal bir destek mekanizmasının eksikliğine dikkat çekti.

İnsan ticareti mağduru oluyorlar

LGBTİ+’ların, özellikle de transların toplum içindeki güvencesiz ve kırılgan konumlarının onları potansiyel bir insan ticareti mağduru haline getirdiğine dikkat çekilen toplantıda, bu alanda geliştirlecek sosyal hizmet mekanizmalarının insan ticaretiyle mücadelede de önemli olduğunun altı çizildi.

Toplantıda konuşan Kuir Kıbrıs aktivisti Derviş Taşkıranlar,  çocuk yaştan itibaren aile ve sosyal destek mekanizmalarını kaybeden LGBTİ+’ların onları insan ticaretinin potansiyel mağdurları ve hedef kitlesi haline getirdiğini kaydetti. Özellikle traslar söz konusu olduğunda bu durumun daha da görünür olduğunun altı çizildi.

Taşkıranlar TOCED’in ilerde aktifleştilmesinin bu alanda atılacak olumlu adımlardan biri olduğu da kaydedildi.

HİV konusunda farkındalık ve kurumsal politika şart

HİV konusununda gündeme geldiği toplantıda, devletin bu alana dair yetersizlikleri ve yetkililerin duyarsızlığı konuşuldu. Kuir Kıbrıs aktivisti Erman Dolmacı, HİV testlerinin sadece Lefkoşa’da yapıldığını ve bölgelerden ulaşım konusunda sıkıntı yaşandığını kaydederek, “Bölgelerden düşük gelirli insanların Lefkoşa’ya gelmesi zor oluyor. Bölgelere HİV testi yapılacak barakalar-çadırlar kurulabilir. Bunun pandemi sürecinde ne kadar pratik olarak yapılabileceğini gördük” dedi.

Dolmacı ayrıca bu alandaki sorumluların daha fazla bilgilendirilmesi ve farkındalıklarının gelişmesine ihtiyaç olduğunu da söyledi.

HP milletvekili Jale Refik Roger ise, bu konuda duyarlı olduklarını ve konun gündeme getirileceğini söyledi.

%74’ü cinsel kimliğini saklamak durumunda bırakılıyor

Kuir Kıbrıs aktivisti Ömür Ray ise, iş yerlerinde yaşanan ayrımcılık deneyimlerine dair bulguları aktardı. Ray, LGBTİ+’lar için daha işe başvurmadan önce “acaba işe alınabilecek miyim” kaygısının başladığını kaydetti. Ray şunları söyledi: “Kişi işe başvurmadan önce bile acaba hangi işte ayrımcılığa uğramam kaygısıyla yaklaşıyor. İş deneyimlerine baktığımızda bu durum nasıl insanlardan uzak durabilirim, olası baskılardan sakınabilirim olarak kendisini gösteriyor. İş yeri deneyimlerine baktığımızda çok ciddi ifşa, ayrımcılık ve mobbing olduğunu görüyoruz. İş yerlerinde LGBTİ+’ların %74’ü cinsel kimliğini saklamak durumunda kalıyor. Başka biri gibi davranmak zorunda bırakılıyorlar.”

İş yerlerinde taciz var

LGBTİ+’ların iş yeri deneyimlerinde taciz de olduğu raporlara yansıyan bir diğer unsur. Ray,

37 kişini iş yerinde taciz ve şiddete maruz kaldığını tespit ettiklerini aktardı. Ray, taciz ve şiddet karşısında çoğu kişinin korktuğu, ifşa olmaktan çekindiği veya sonuç alamayacağını düşündüğü için şikayet etmediğini, şikayet edenlerin ise sonuç alamadıklarını tespit ettiklerini söyledi.

Yasalar tanımıyor

Kuir Kıbrıs aktivisti Erman Dolmacı ise, yasaların eşcinsel birliktelikleri ve tras kimlikleri tanımadığını kaydederek, bu yönde yasal değişikliklere ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Dolmacı, LGBTİ+’lara dair yasalarda ayrımcılığı yasaklayan maddelerin olmadığını da kaydederek,

Bizim evlilik eşitliği olarak tanımladığımız bir mesele var. Anayasal bir haktır bu. Yasalara batığımızda orada bir kadın ve bir erkek nişanlanabilir diyor. Bu LGBTİ+’ların birlikteliklerinin tanınması için bir engel teşkil ediyor. Eşcinsel birlikteliklerin, sivil birlikteliklerin tanınmasıyla çözülebileceğini düşünüyoruz” dedi.

Trans operasyonlarının ise devlet tarafından cinsiyet geçişlerinde zorunlu kılındığı bilgisi verilen toplantıda, bu durumun hem sağlık açısından riskli, hem ekonomik açıdan sıkıntılı hem de yasal olarak artık dünyada zorunlu kılınmadığı belirtildi. Kuir Kıbrıs aktivisti avukat Faika Deniz Paşa, devlet,in genital operasyonu şart koştuğunu fakat bu kişinin beyanının cinsiyet kimliği belirlenimi için artık yeterli olduğunu kaydetti.

Paşa, “AHİM ve uluslara arası sözleşmeler paralel olarak cinsiyetin hukuken tanınması ve cinsiyet uyum süreçlerinin iyileştirilemesi yönünde yasal düzenleme yapılmalı” dedi.

Özersay: “Çok yararlı bir toplantı oldu, diyaloğu devam ettirelim”

Toplantıda konuşan Kudret Özersay, Kuir Kıbrıs ile geçmişten gelen işbirliği ve temasın önemine dikkat çekerek, “Fiiliyatta yaşanan çok sorun var ve bunların bi kısınımın bilemeyebiliriz. Bunun gibi fikir ve bilgi paylaşımlarını önemsiyoruz. Yöneticiler küçük dokunuşlarla önemli iyileştirmeler yapabilir. Aramızdaki diyalogun düzenli bir biçimde devam etmesi çok faydalı olacaktı” dedi

 

Scroll to Top